Kelebek Etkisi
Kaos Paradigmasının köşe taşlarından olan ve ‘Kelebek Etkisi’ olarak bilinen kavram, ilk defa 1961 yılında Lorenz tarafından kullanılmıştır. Edward Lorenz bir meteoroloji uzmanıdır ve hava tahmininde kullanılmak üzere bir program geliştirmiştir. Lorenz hesaplamalar yaparken, başlangıç verilerinde yapılan önemsiz bindelik yuvarlamaların (1/1000) sonuç üzerinde çok büyük farklara yol açtığını gözlemlemiş ve bunu bir makale ile dünyaya duyurmuştur. Bu yeni paradigmaya göre, aynı mantık doğru işletildiğinde, Hindistan dağlarında bir kelebeğin kanat çırpışı, Amerika’da başlayacak olan bir kasırganın tetikleyicisi olabilir… Lorenz’in ortaya çıkardığı bu teori, aslında dünyanın ne kadar hassas bir denge üzerinde bulunduğunu gözler önüne sermiş, ‘Kelebek Etkisi’ kavramı ile somutlaştırılmıştır.
Bu teoriyi, “Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, bir at bir atlı kurtarır, bir atlı bir savaş kurtarır, bir savaş bir vatan kurtarır” diye özetlemek mümkündür. Herhangi bir sistemin içindeki önemsenmeyecek kadar küçük bir değişiklik, bir süre sonra çok büyük bir değişikliğe neden olmaktadır.
İnsan, var olduğu günden beri, Allah’ın bahşettiği nimetleri kullanmada veya tehdit saydığı şeylerden korunmada deneme – yanılma yolunu tercih etmiş, doğruyu bulmak için birçok kez yanlışları tecrübe etmiştir. Neyin iyi, neyin kötü; neyin doğru, neyin yanlış; neyin güzel, neyin çirkin; neyin ulvî, neyin suflî olduğunu bulmaya çalışmış ve takdir etmek, hayran olmak, nefret etmek, küçümsemek, sevmek, empati yapmak gibi insani duygular ile yönünü bulmaya çalışmıştır. Bu duyguların yoğunluğu, insanların ideolojilerini belirlemiş ve hayat görüşleri aynı olan insanlar bir araya gelmişler, ya birbirlerinden etkilenerek, ya da birbirlerini etkileyerek gruplar oluşturmuşlardır. Bu gruplar, kendi felsefesini ve kurallarını oluşturmuş, zamanla birey ikinci planda kalmış ve toplumun ortak norm değerleri ve kuralları baskın gelmeye gelmiştir. Bireyselciliğin ikinci planda kalması ile birlikte, bananecilik, vurdumduymazlık, umursamazlık, güvensizlik, tembellik gibi negatif düşünceler insana hakim olmaya başlamış ve zamanla sadece konjektürel tepkimelere ayak uyduran bir toplum meydana gelmiştir. Halbuki, ideolojiler pragmatiktir. Sürekli kendini haklı çıkarmaya çalışır ve var olan ile ilgilenmez. Toplumsal düşüncelerin esas gayreti, haklılık kazanmaktır. Ancak günümüzde kişinin toplumu değiştirme yeteneği elinden alınmış ve itaat eden bir bireye dönüştürülmüştür.
Kelebek etkisinde olduğu gibi, sisteme müdahil olan kelebeğin kanat çırpması kadar ufacık girdiler, sistemle etkileşime girmek suretiyle nasıl ki çok büyük meteorolojik olaylara neden oluyorsa, insanın evrende yapmış olduğu en küçük hareketler de sistemi derinden etkilemektedir. Mısır’da ve Libya’da yaşananlar, Suriye’de gelinen nokta, İran’ın düşündürdükleri, kelebek etkisi ile bir Arap ihtilaline dönüştürülmüştür. Korkulan, bu etkinin Ülkemize kadar gelmesidir.
‘Toplum Mühendisliği’ ne kadar hatasız uygulanırsa uygulansın, sonuçta insanların oluşturduğu bir dinamik yapı olmaktan öteye gidemeyecektir. Sistemin başlangıç noktasında küçük bir değişiklik, bir kelebeğin kanat çırpışının yarattığı etki gibi bir sonuç doğurabilecektir.
“Sadaka belayı def eder, ömrü uzatır” Hadis-i Şerifi, yapılan bir küçük iyiliğin bir başka şeye etkisine örnektir. “Tek başıma ben ne yapabilirim ki” dememeliyiz. Bu mecliste bir yasa teklifi olabilir, herhangi bir gazetenin sıradan bir sayısında bir yazı olabilir, ya da bir küçük dua olabilir. ‘Ateş olsan, cürümün kadar yer yakarsın’ sözlerine aldırmayan o kadar çok insan geldi geçti ki dünyamızdan. Bu insanlar, tarihe ismini yazdırmış, tarihin akışını değiştirmişlerdir. Işığı icat eden sıradan bir insandı. Lidya’lı bir insandı ilk parayı bulan. Sümerler yazıyı bir insanın zekası sayesinde keşfetti. Gelmiş geçmiş devirlerin en parlak savaş komutanlarından Roma İmparatoru Caesar, Büyük Hun İmparatoru Tanrının Kırbacı Attila, Moğol İmparatoru Cengiz Han ve Makedonya kralı Büyük İskender, İstanbul’u fetheden, çağ kapatıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet gibi birer insandılar. Sonuçta dünyayı değiştirdiler. Ne kadar iyi düzenlenmiş ya da denetleniyor olursa olsun, bir insan, bir sistemi kökünden sallayabilir.
Bizde de dünyayı değiştirecek güç var. Kendimizi hafife almamalıyız. Üretebiliriz, düşünebiliriz, yazabiliriz, çizebiliriz, kalıcı eserler bırakabiliriz arkamızda. İnsanlara faydalı olabilecek şeylerin yanında, zararlı olanların karşısında olabiliriz. Herkes ailesini, sokağını, mahallesini, İl’ini, ülkesini değiştirecek gücü içinde barındırır. İçimizdeki enerjiyi açığa çıkartarak, Ülkemizi lider ülke yapmak, Şehrimizi Türkiye’de yaşanabilir şehirler içerisinde bir numaraya taşımak için harekete geçmeliyiz.
Tüm bunları şu cümle için yazdım: “Herkes ‘cürümü’ kadar gayret göstersin ve Sayın Kuşçubaşı’nın ‘Elazığ Büyükşehir Olsun’ diye çırpınışına bir destek de bizler verelim.” ‘Kelebek Etkisini’ bir de böyle test edelim…