Hacı Hulusi Efendi Camii
Elazığ merkezinin en eski camilerinden olan Yeni Cami’nin restorasyon çalışmaları, hava şartlarının olumsuzluğuna rağmen devam ediyor.
Emeği geçenlere ve gönlünü verenlere yürekten teşekkür ediyorum. İnşallah bu yıl çalışmalar tamamlanır ve bir an önce ibadete açılır.
Yeni Cami’nin Restorasyonuna ben de farklı bir açıdan bakmak istiyorum ve “Yeni Camii” ismi, “Hacı Hulusi Efendi Camii” olarak değiştirilmesini talep ediyorum.
Tarihi yapılar ve çevrenin restorasyonu gibi, bazen de insanların restorasyona ihtiyacı olmakta ve çeşitli zamanlarda insanlarımıza hizmet veren dini kanaat önderleri toplumları irşat etmektedir.
Albay Hacı Hulusi Efendi de İlimiz insanlarına manevi olarak hizmet etmiş zatlardan birisiydi.
Hacı Hulusi Efendi, Harbiye’de öğrenci iken, o muhteşem Çanakkale Savaşı başlar ve milli mücadeleye asteğmen olarak katılır, büyük kahramanlıklar göstererek vatan savunmasında ölümcül yaralar alır.
3 kurşun darbesine rağmen hayatta kalmayı başarır ve kısa bir süre sonra da tekrar Kafkas Cephesine giderek vatanın savunmasına devam eder.
Yüzbaşı olarak Eğirdir’e gider ve daha sonraki yıllarda da Elazığ’da görev yapar.
1944 yılında Albay rütbesi alır ve 1950 yılında da bu rütbe ile emekli olur.
Asıl adı Hacı Hulusi Yahyagil olan zat-ı muhteremin öncülüğü ve Elazığ insanının da maddi manevi yardımları ile “Yeni Camii” inşa edilir ve halkımızın hizmetine sunulur.
İnşa edilen camii yakınında ikamet eden Hacı Hulusi Efendi, vefatına kadar da Yeni Camide ibadet eder ve insanlarımızın manevi dünyasını aydınlatır.
Çanakkale Savaşı esnasında ağır yaralanan Hacı Hulusi Efendi, ölümden 26 Temmuz 1915 tarihindeki Kadir Gecesinde kurtulmuş ve yine ne mutluluktur ki vefat ettiği tarih 26 Temmuz 1986 günü ve yine bir Kadir Gecesidir.
Kimseye benzemeyen insanlar herkes gibi ölse de, geride manevi havasını devam ettirecek yüzlerce güzellikler bırakıyorlar.
Hacı Hulusi Efendi, Parlayan yıldızlar gibi, varlıkları ile insanların hayatlarını renklendiren bu insanlarımızdandı.
En umutsuz, en karanlık zamanlarda yüzünü o yıldızlara döndürenlerin yolunu ve ruhunu aydınlatan bu insanlar, el için yaşayıp, el için vefat ettiler.
Ömürlerini, hemşerilerine, milletine, devletine ve sevenlerine vakfettiler.
Hacı Hulusi Efendi’nin evine yakındı evimiz ve rahmetli babam çok sever, çok değer verir ve her fırsatta yanına giderdi.
Hulusi Efendi’nin vefatında babamı ilk defa ağlarken görmüştüm.
Lise son sınıftaydım ve Hacı Hulusi Efendi’nin cenaze töreninde Elazığ hiç o kadar kalabalığı bir arada görmemişti.
Arabayı ben kullandım Harput’a giderken. O kadar sıcaktı ki, araba su kaynattı ve yolun diğer yarısını yürüyerek çıktık.
Yollar ve Harput dağları insan seli gibiydi.
Yukarı doğru tırmanan on binlerce insanların yüreğinde hüzün, gözlerinde gözyaşı vardı.
Yeri doldurulamayacak bir boşluk bırakmıştı geride.
Ama yüreğimizde sevgisi hiç tükenmedi ve bir parça sızı bırakarak ayrıldı aramızdan. Her sevdiğimizin bir parça bıraktığı sızı gibi, gök kuşağının renklerinin yitirilmesi gibi ayrıldılar aramızdan.
Bizler de “İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn” ayet-i kerimesini tekrarlayabiliyoruz çaresiz ve sessizce.
İşte Hacı Hulusi Efendi’nin yapımında emek verdiği ve ömrünün sonuna kadar namazlarını kıldığı ve insanlarımıza dersler verdiği “Yeni Camii” isminin değiştirilmesini ve “Hacı Hulusi Efendi Camii” olarak ibadete açılmasını arzu ediyorum.
İlimizin dini kanaat önderlerine sahip çıkmamız ve isimlerini yaşatmamız lazım.
Onlar ki; insanlarımızın manevi hayatına katkı koymaya çalışarak geçirdiler ömürlerini.
O zatları unutmamak ve unutturmamak bizim insanlık ve manevi görevimizdir.
Restorasyon sonrası açılışın “Hacı Hulusi Efendi Camii” olarak yapılmasını, Elazığ İl Müftülüğüne 12.02.2013 tarihinde verdiğim dilekçe ile, basın, kamu kurum ve kuruluş yetkililerinden de yürekten talep ediyorum.
Selam ve dua ile…