Simit Fırınlarının Düşündürdükleri
Elazığ insanı için “kardeşim birisi Elazığ’da iyi bir iş yapmaya kalksa hemen taklit ediliyor. Bir simit fırını açıldı, hemen arkasından onlarca simit fırını açıldı. Bizim insanımız hain. Kimsenin büyümesini istemiyor” türünden tanımlamalarda bulunmak moda oldu.
Kısmi olarak tanımlamaya katılmak mümkün olabilir.
İhtiyaç fazlası simit fırınları açılmadı mı bu şehirde, açıldı…
Birisi tezgâhta mısır satmaya kalksa, onlarca mısır tezgahı belirmedi mi bu şehirde, belirdi…
Bir milyona eşya satan işyerleri gereğinden fazla olmadı mı ilimizde, oldu…
Birisi üzüm bağı dikti diye binlerce dönüm üzüm bağları dikilmedi mi her yerde, dikildi…
Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Demek ki Elazığ insanı için söylenenlerin bir yönü doğrudur.
Ama bu söyleyenlerin sadece durdukları yerden gördükleri kısmı doğrudur…
Ben böyle düşünmüyorum.
Geçen günlerde çeşitli gazete ve televizyonlarda bir haber yayınlandı.
“Elazığ’da vatandaşların bankalara yatırdığı para miktarının toplamı dudak uçuklattı. Elazığ’da 46 banka şubesinde toplam 1 milyar 836 milyon mevduat bulunduğu öğrenildi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 2012 yılı verilerine göre, Türkiye’de toplam mevduatın illere göre dağılımındaElazığ, Doğu Anadolu bölgesinde ikinci sırada yer aldı.”
Haber buydu.
Bu habere göre, hemşerilerimizin yastık altı parası “dudak uçuklatacak” cinsten ve bu bir yönü ile sevindirici bir durum.
Şimdi bir de bütün bu olanlara bir de benim gördüğüm taraftan, olumlu tarafından bakalım.
Maalesef ki, şehrimizde model olabilecek iş, iş fikri, işletme, fabrika yok, yatırım ve istihdam konusunda hemşerilerimiz bilinçsiz, çaresiz ve tek başındır.
Bir gün bir girişimci olur da “Simit City” fikrini ilimizde uygulamış ve para kazanmaya başlamış ise, parsı olup da ne yapacağına karar verememiş hemşerimin girişimcilik ruhu kabarır ve diğer hemşeriler de devreye girdiğinde, alın size onlarca simit fırınları.
Bir başka gün tarlası olan bir hemşerimiz “üzüm bağı” ekmiş ve iyi bir gelecek vizyonu çizmiş ise, tarlası bahçesi olup da nadasa bırakmış hemşerimin tarım ruhu canlanır ve yılda 200 bin ton üzüm üretilen bağlarımız olmuştur bile.
Örnekler çoğaltılabilir.
Demek ki parası olan ya da malı tarlası olan insanımıza bir örnek, bir model, bir iş fikri verirseniz, harikalar yaratabilir. Hemşerim cesaretle yatırımını yapar ve devlete bağımlılıktan kurtulmuş olur.
Herkesin aksine, sevgili hemşerilerimizin bu yönünü çok seviyorum ve onlar ile gurur duyuyorum…
Peki yatırım yapmayı düşünen üç beş insanı güzel bir fikir etrafında bir araya getirmek mümkün müdür?
Artık devlet imkanlarının tükendiği bilinmelidir.
İlimizdeki devlet yatırımları başka illere kaydırılmakta veya “yeni yapılanma” adı altında diğer illerde teşkilatlandırılmaktadır.
İşsiz sayısı her geçen gün artmakta ve hemşerilerimiz “güvenlikçi veya temizlikçi” olmaya razı edilmekte, hayalleri ellerinden alınmakta ve gelecek endişesi içerisine itilmektedir.
Bu durumda yapılacak iş bellidir.
İnsanımızın bu yatırımcı ruhunu diriltmek, mevduat hesaplarında atıl tutulan paraların yatırıma dönüştürülmesini sağlamak, bütün yöneticilerin asli ve acil görevidir.
Gördüğü yatırımı taklit eden hemşerilerimizin elinden tutarak yeni yatırımlara yönlendirecek bürokratlarımızı bu şehir unutmayacaktır.
Lütfen mevduat hesaplarında tutulan milyarlarca liranın yatırıma, istihdama ve iş gücüne dönüştürülmesine katkı koyun ve hemşerilerimize Simit Fırınlarının dışında yatırım modelleri oluşturun.
Yatırım yapmak isteyenlerin elinden tutup kılavuz olun ve cesaretlerini arttırın.
Yatırımları arttırdığınızda yüzler gülecek, umutlar yeşerecek ve insanımız “Yeniden Elazığ” diyerek, “Doğunun Yıldızı” “Doğunun Paris’i” olamaya evirilecek.
Ve göreceksiniz ki; Harput yine eskiden olduğu gibi “Bölge Merkezi” olmaya devam edecek.
Ama bütün bunlar, “Hemen şimdi yapılmalı”
Çünkü yarın bazıları için çok geç olabilir…