“Atom Karınca” olarak vatandaşımızın nitelediği Reşat ÇETİN, Elazığ İl Milli Eğitim Müdürü olarak göreve başladığında, Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak kendisini ziyaret etmiştik.
Ziyaretimizin iki amacı vardı.
Birinci konumuz, Türk Eğitim Sen, Eğitim Sen ve KESK Başkanları şehrimizde ilk defa bir proje etrafında bizleri kırmayarak bir araya gelmişlerdi. Hazar Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından projesi hazırlanan “Elazığ Öğretmenevi” konusunda ortak dilekçe yazılmış, ortak deklarasyon yayınlanmış ve proje başvuru dilekçesini İl Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim etmiştik.
Bu gelişmeler yaşanırken, Elazığlı olan bürokratlarımızın tayinleri çıkmaya başlamıştı ve İl Milli Eğitim Müdürümüz de merkeze çekilmiş, yeni müdür atanmıştı.
Gelen müdüre gidip hem hoş geldin demiş, hem de devlette devamlılığın esas olduğunu hatırlatarak, “Elazığ Öğretmenevi Projesine” destek istemiştik.
Ziyaret esnasında tebessüm ettiren bir gelişme de yaşanmıştı. Reşat müdür ciddi bir şekilde dinledikten sonra hızla yerinden kalkmış, hızlı ve anlamlandıramadığımız şekilde masanın koltukların etrafından dönmüş ve “işte bu, bana proje lazım. Ben proje adamıyım” diyerek bizleri öpmüş tekrar aynı hızla yerine oturmuştu.
Ancak daha sonra basından takip ettiğimiz kadarıyla okul ziyaretlerinin yoğunluğundan proje ile ilgilenmeye fırsat bulamamış ve zaten Elazığ ilindeki okulların gezisini bitirdiği hafta da görevinden alınmıştı.
Böylelikle Elazığ Öğretmenevi Projesi de bir başka bahara kalmıştı.
Bugün Türkiye’de sadece iki il bu baharı beklemekte ve maalesef ki bu illerden bir tanesi de Elazığ.
İkinci konumuz, Hazar stratejik Araştırmalar Merkezi olarak “bir hafta sürecek ve yılda bir kez geri dönüşüm ile ilerlemelerin izlenebileceği “Elazığ Eğitim Kurultayı” adı ile bir proje yaptığımızı anlattık.
Projemizin çıkış noktası Elazığ ilimizin Üniversiteye öğrenci yerleştirme sıralamasında 76. Sırada olmasıydı.
Bu başarısız sıralamanın ilimize yakışmadığını, yaptığımız proje ile kısa, orta ve uzun vadeli yapılması gerekenleri anlattık.
Öğrenciler, veliler, okul, dershane ve bürokrasiye düşen görevlerden bahsederek projeye destek istedik.
Bu kez bizi öpmedi ama anlatılanlardan yaklaşık üç sayfalık not aldı ve “çok heyecanlandığını” ifade ederek “projenin ne kadar önemli olduğunu” anlatıp durdu.
“En kısa zamanda döneceğini” ifade ederek iletişim bilgilerimizi aldı.
Ama tahmin edersiniz ki, ne arayan oldu ne soran.
Sonuç olarak Reşat müdür, 76. Sırada devraldığı ilimizin başarı sıralamasını 78. Sırada teslim ederek, mesut, mutlu ve kadrosunu almış bir biçimde ilimizden ayrılıp başka heyecanlara yelken açtı.
Canı sağ olsun.
Bu şehrin insanları yabancı memurları yine bağrına basar ve yıllarca “yabancı” demeden, “çalışmıyor” demeden, “üretmiyor” demeden, “insaf et” demeden, “merhamet et” demeden sahiplenmeye devam eder.
Sahipsiz kalmasına rağmen, yok olmaya devam etmesine rağmen vakarını kaybetmez ve hesabını sormayı aklından geçirmez.
Yapanın yanına yaptığı, yapmayanın yanına da yapmadıkları kar kalır.
Biri gider, bir diğer hevesli gelir.
Ama sonuç değişmez ve hep kaybeden Elazığ olur.
İşte yine LGS sonuçları açıklandı.
Tunceli 30. Sırada, Elazığ 34. Sırada.
Bu LGS sonuçları.
Bu sonucun bir iyi tarafı var; LYS sonuçları için en azından son sırada olmayacağımızın işareti.
Bir il düşünün ki, eğitimde bir zamanlar ilk 10 içerisindeki yerini yıllarca muhafaza etmiş, ülkemizin bürokrasisine, sanatına, siyasetine yıllarca nitelikli insanlar yetiştirmişken, bugün bir toplantı yapıp bu başarısızlıktan kurtulma yollarını ve başarıya ulaşmak için yapılması gerekenleri konuşmaktan kaçılan bir yapıya dönüşmüş olsun.
Ne acı, ne hüzünlü bir tablo.
Bu tablo ortadayken lütfen bundan sonra “Eğitim Şehri Elazığ” demeyin.
Çünkü veriler bu olumlu nitelemeyi göstermiyor.
Bir haftalık bir “Elazığ Eğitim Kurultayı” belki de bir nesli, bir şehri, bir bölgeyi kurtaracakken, bürokratımız iş yapmaktan, üretmekten veya risk almaktan kaçınır olmuş maalesef.
Ne diyelim…
Söylesen tesiri yok, sussan gönül razı değil…
Vah Elazığ’ım vah!