Büyükşehiri Yazmak
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün İlimizden sökülüp alınmasının gölgesinde bir yazı yazmak çok zor. Hele hele Büyükşehir olmak ile ilgili bir yazı yazmak, çok daha zor.
Alışmıştık Malatya’mıza kaydırılan Müdürlüklere. İki laf edip susabilirdik yine. Ama bu kez öyle olmadı.
Meteoroloji genel müdürlüğüne bağlı 23 bölge müdürlüğü içerisinden 8 bölge müdürlüğünün kapatılarak, Bölge sayısının 15’e düşürülmesi bir yönetim modelidir, kabul ediyorum. Ama hem Malatya’daki, hem de Elazığ’daki Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün kapatılarak Diyarbakır Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’ne bağlanmasını, bir türlü içime sindiremedim.
Sebebi, üç Bölge Müdürlüğünden ikisi kapanacaksa, coğrafi olarak en uygun yer kalır, diğerleri kapanır. Her iki ilin ortasında bir il miyiz? Evet. Etraftaki bütün illere eşit uzaklıkta mıyız? Evet. Karayolları, havayolları, demiryolları bağlantı noktasında mıyız? Evet. DPT’nin belirlediği kriterlere göre, Türkiye’nin 12 cazibe merkezinden birisi miyiz? Evet. Peki, dönemin Meteorolojiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürüten, hemşerimiz olmasından gurur duyduğumuz, merhum Ali Rıza SEPTİOĞLU zamanında kurulmuş bir Bölge Müdürlüğünü kaldırmak, vefaya sığar mı? Hayır.
Peki hangi gerekçeler ile bu kadar artısı olan bir ilin Bölge Müdürlüğü kapatılır?
Büyükşehiri yazmak çok zor şimdi.
Devletin son zamanlarda yaptığı yeni düzenlemelerden, ilimiz hiçbir şekilde yararlanamadı nedense.
Genelde bir problem olduğu hissine kapılmamak mümkün değil.
Devletle barışık yaşayan bir İl’iz. Sorulan her soruya, hükümetin istediği biçimde cevap verdi bu insanlar. Oy verdi, destek verdi, gönlünü verdi. Karşılığında hayal kırıklığı yaşadı zaman zaman. Yılmadı, kopmadı. “Bu son olsun” dedi. “Yanlışlıkla olmuştur” dedi. “Milletvekillerimizin gözünden kaçmıştır” dedi. “Muhalefet yok” dedi. Ama yaralandı, gönlü kanadı, yüreği burkuldu herkesin.
Büyükşehiri yazmak çok zor.
Zamanla, korkuya kapıldık, şüpheci bir toplum olduk. Karayolları “8. Bölge Müdürlüğü ne zaman gidecek” korkusu sardı bizi. “Baskil Malatya’ya ne zaman bağlanacak” heyulaları sarmaladı. “Maden Diyarbakır’ın ilçesi mi olacak” endişesi sardı dört yanımızı. Şüphelendik durduk.
Büyükşehiri yazmakta zorlanır olduk.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker `Çayda Çıra Oyunu Diyarbakır`a aittir’ dedi, “Çayda Çıra mumları bin yıldır Harput`ta barış ve kardeşlik için yanıyor” demeyi birkaç kurum haykırabildi. Bir ara şüphelendik, bekledik. Ama Allah’tan almaktan vazgeçtiler de rahat bir nefes aldık.
Büyükşehir olma fikri, uzak ihtimal olmaya başladı.
Van`da yaşanan acı depremin ardından, bana göre son zamanların en iyi kararı olan ve Başbakan Erdoğan`ın talimatı ile harekete geçen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşüm haritasını belirlemeye başladı. 8 İl kapsam içerisine alındı. Komşularımızdan Bingöl ve Diyarbakır kapsam içerisinde, ama Elazığ yok. Ama 2010 yılında, TBMM Deprem Araştırma Komisyonu ve çeşitli bilim adamları, Elazığ’ı Türkiye’de en riskli illeri arasında göstermişlerdi. Peki; Kentsel dönüşüm uygulanacak 8 il içerisinde biz neden bulunmuyoruz?
Dedim ya, şüpheci olduk çıktık. Bu kadar septik davranışlar içerisindeyken, Elazığ’ın Büyükşehir olmasını beklemek de neyin nesi diye sormak da, şüpheciliğimizin bir parçası.
Kalkınma Ajansı, Elazığ, Malatya, Tunceli; Bingöl illerine hizmet vermek için kuruldu. Sizce coğrafi olarak hangi İl’de kurulması daha uygundu? Bir İl ile sınır olan İl’e mi, diğer üç İl’e de komşu olan, hepsine neredeyse eşit uzaklıkta olan, dört İl’in merkezinde olan bir İl’e mi kurulması uygundu? Olmadı, olamadı. Çok çabaladık, şüpheye düştük, ama nafile. Bir İl’e sınırı olan İl tercih edildi.
Büyükşehiri yazmak zorundayız yine de.
Bölge istinaf mahkemelerinden biri de Elazığ’a kurulacaktı, olmadı. Olacak dendi. Bir ara olmayacağından şüphelendik, sonra kamuoyu rahatlatıldı. “Olayın üzerindeyiz” dendi. Ama olmadı, olamadı. Çok çabaladık, şüpheye düştük, fakat başka bir İl tercih edildi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından, 15 il’de Doğa Koruma Milli Parklar Bölge Müdürlüğü kurmaya karar verdi. Biz de Malatya`ya bağlandık. Bizimle beraber, Gaziantep, Elazığ, Adıyaman, Sivas, Diyarbakır, Tunceli, Kahramanmaraş, Kilis, Siirt, Şırnak, Batman, Mardin ve Şanlıurfa il’leri de Malatya’ya bağlandı. Bir ara “Elazığ’da kurulacak” diye umutlanmıştık, şüphelerimiz dağılmıştı. Ama sonra? Sonrası hayal kırıklığı.
Bu arada Büyükşehir olmalı mıyız diye sormanız, sormamız çok normal. Çünkü şüpheci olup çıktık hep beraber.
Amai, bana sorarsanız, her şeye rağmen, bütün olumsuzluklara rağmen, bu kadar haksızlıklara rağmen, bütün iyi niyetlerimizi parlatarak, “Büyükşehir olmalıyız derim.
Bütün bu yazılanlar, çizilenler, bütün bu şüpheler bir evham mı? İşte onu test etmenin de bir yolu olacak bu. Eğer bizi ciddiye alır da, Büyükşehir olmamız sağlanırsa, sizler, bizler, hepimiz, bu septik düşüncelerimizden utanacak hale geliriz ve kimden özür dilenecekse, özür dileriz. “Yanlış anlamışız, şüpheci davranmışız” deriz. Faili bulmak da tabi ki sizin işiniz. Nihat Sami Banarlı ne demişti; “bizim insanımız âlim değildir; fakat ariftir”